Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun
SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
Sevgililer günü yaklaştı. Şimdi ona en güzel hediyenin ne olduğunu bulmak için debeleniyoruz. Belki bulduk belki de aramaya devam ediyoruz. Flört dönemleri belki de hayatımızın en heyecanlı zamanları. Sonunda iki insan hayatlarını birleştirme kararı verecek ve evlenecekler. Aynı evin içinde birbirini çok seven iki yabancı olacaklar.
Peki şu anda sevgilimiz olan insan eşimiz olabilir mi? Nasıl vereceğiz bunun kararını. Seçimlerimizi ve kararımızı etkileyen özellikler neler. Dış görünüş elbette ilk kıstas. Bu güzel ve heyecan verici aylarda bizi mutlu eden acaba sevdiğimiz kişi mi yoksa ona karşı beslediğimiz duygular mı? Evlendiğimizde bu duyguları sürdürmeye devam edebilecek miyiz?
Boşanmaların bu kadar arttığı dönemde evlilikleri devam ettirmek günden güne zorlaşıyor. Sanırım kişiler aşık oldukları insanı değil de aşık olma duygusuna kapılıyorlar. Sonuçta flört dönemi karşılıklı sorumluluk anlamında en risksiz dönem. Elbette bu dönemde yapılan hatalar ilişkiyi olumsuz etkileyerek sonlanmasına neden olabiliyor. Ama sonlanan ilişkinin ardından bireyler yeni sulara yelken açmakta gecikmiyorlar. Kısa bir dönem süren yas evresinin ardından yeniden aşkı bulma çabalarına başlıyorlar.
Acaba evlilik kararımızı etkileyen etmenler gerçekten de karşımızdaki kişinin özellikleri mi yoksa bizim kendi duygusal dünyamızda onu görmek istediğimiz konumda değerlendirmemiz mi. Sanırım ikinci şık. Öyle ki evlendikten 6 ay sonra boşanma kararı alacak kadar pamuk ipliğine bağlı ilişkiler görüyoruz her geçen gün artan sayıda. Kimse çaba harcamıyor. Kimse sorumluluk almak istemiyor. Bense bu konuda en çok anneleri suçluyorum. Erkek çocuklarını yetiştiren anneleri.
Kadınlar artık eski kadınlar değil. Yuvayı yapan kurtaran dişi kuşlar yok artık hayatımızda. Peki neden? Birazcık eskiye dönelim. Kadınlar çalışmıyor ve 18 yaşına gelir gelmez evleniyor veya evlendiriliyor. Maddi bir güçleri yok. Evlendikleri insanları evlendikleri gece tanımaya başlıyorlar. Evlendirilmelerindeki kıstaslar işinin evinin olup olmaması ve ailesinin temiz bir aile olması. Temiz güvenilir bir aileden güvenilir damatlar çıkacak mantığı hakim. Daha siz tanımadan aileniz damada güveniyor onu sahipleniyor.
Artık sizin şansınız yok. Siz de güvenmek zorundasınız. Boşanmak diye bir kavram yok veya çok ekstrem durumlarda mümkün. Eve dönemeyeceğini bilen kadın o yuvayı kurtarmak zorunda. Günümüzde sistem neredeyse tamamen değişti. Güvenilir damat değil güvenilir gelin aranıyor. Eskiden kadınlar madur konumundaydı ve erkekler oldukları yetiştirildikleri gibi yaşamaya devam ediyordu. Kadın değişmek zorundaydı. Sıkıntılarla mücadele etmek için değişmek. Fakat günümüzde bu kez kadınlar erkeklerin hiç te istemedi bir yönde değişim sergilemeye başladı. Ekonomik gücü eline aldı ve sesini çıkarmaya başladı. Erkekler ise bu duruma halen daha alışamadı. Onlar eski devirlerdeki gibi hükümdarlıklarının devam edeceğini düşüne dursunlar kadınlar çoktan unuttular geçmişteki hemcinslerinin karakterleri. Zaten olması gereken de buydu.
Benim oğlum aslandır, benim oğlum bir tanedir. Benim oğlum annesine bakacak yaşlanınca. Benim oğlum çapkın olacak. Daha satırlar dolusu sıralamaya devam edebilirim bu cümleleri. Peki ya senin kızın kim sayın anne. Kızı yarın birgün evlenecek ve evi terk edecek. Kocasına hizmet edecek, kocasını mutlu edecek. Bakın görün ki artık günümüzde yaşlı anne babasıyla en çok ilgilenenler kızlardır. Ezilen hor görülen, mutlu olmayan, zorla evlendirilen anneler kendilerini mutsuz eden kocaları gibi erkek evlat yetiştirmeye devam ediyorlar.
Mehmet Yılmaz
Psikolojik Danışman
pdrmehmet_09@hotmail.com