Sıkıysa Yakala ( Catch Me If You Can ) – Film İnceleme

Vizyon Tarihi: 31 Ocak 2003

Yapımı: 2002 – ABD

Tür: Biyografi ,  Dram ,  Macera ,  Suç

Süre: 141 Dak.

Yönetmen: Steven Spielberg

Oyuncular: Leonardo DiCaprio ,  Tom Hanks ,  Amy Adams ,  Jennifer Garner ,  Christopher Walken

Senaryo: Jeff Nathanson

Yapımcı: Steven Spielberg ,  Walter F. Parkes

1964’ten 1967’ye kadar Pan Am Havayolları pilotu kimliğine başarıyla bürünüp yaklaşık üç milyon kilometre bedava uçtum. Aynı dönemde Georgia’da bir hastanenin pediatri bölümünde baş pratisyen doktor ve Louisiana eyaletinde savcı yardımcılarından biri oldum. Yakalandığımda ABD tarihinin en genç ve en cüretkar dolandırıcısı kabul edildim. Sahte çeklerle, 26 yabancı ülkede ve 50 eyalette yaklaşık 4 milyon dolar götürdüm. Bütün bunları daha 19 yaşıma basmadan yaptım. Adım Frank William Abagnale.

Okudunuz değil mi repliği?  Vay be demeyen kaldı mı peki? Kendi adıma kocaman bir vay be sözü çıkıyor ağzımdan. Bu replik sizi filmi izlemeye yöneltmeli. Ama benim yorumumu merak ediyorsanız tabi ki buyurun başlayalım J

Sıkıysa yakala, Forrest Gump gibi beni düşünmeye sevk eden trilyon kere izlesem de sıkılmayacağım(abartmış olabilirim) bir film. Fank’in psikolojisini çözmeye çalıştığım anlar bitmek bilmez. Ama bir bakarım film bitmiş. Gerçi günümüzün filmlerine göre biraz uzun. Bence oturun ve ara vermeden izleyin. Yoksa ipuçlarını kaçırırsınız…. Şimdi de arkanıza yaslanın ve kendinizi yoruma bırakın J

Bölümümde Erken çocukluk müdahale yöntemleri adında bir ders var. Siz de PDR okuyorsanız ya da okumuşsanız en zevkli derslerden biri olduğunu hatırlarsınız. Filmdeki başkarakter Frank acaba nasıl bir erken çocukluk dönemi geçirmiş? Annesi kendisine çok ilgili babası işinden kaynaklı uzak.  Anne baba geçinemiyor. Anne sürekli kendi sorumluluklarını görmezden gelirken babası uzak mesafeyi kapatıp en yakın dost oluyor ilerleyen zamanlarda. Annesinin babasını aldattığına bizzat şahit olması ise en büyük travmalardan biri olsa gerek. Bunu sır olarak saklamayı teklif etmesi annesinin onu yalana teşvik etmez mi? Daha sonra babasının iflası ve evde artan sürekli bir gerginlik durumu. Frank’in kaygı içinde büyümesi muhtemel olmuyor mu? Peki çok alıştığı okuldan arkadaş çevresinden uzaklaşarak yeni okula geçmesi nasıl etkiler? Filmde de göreceksiniz Frank’in o kaygılı bakışlarını, sürekli salladığı ayaklarını ve çevreye olan güvensizlik duygusunu. Bütün bunlar yaşandı. Kaygı üst seviyedeyken biranda ortaya çıkan sağlıksız boşanma, kaygıyı nereye alır götürür? Boşanmada yaşanılan ilgisizlik çocukta nasıl problemler ortaya çıkarır?

Bir sürü soru silsilesi oluştu değil mi?  Filmin daha başındayız ve bu sorulara tek tek cevaplar bulacağız… En son nokta kritik bir boşanma dönemi olmuştu. Frank bu durumda iyice bunaldı. Kendisine sunulan aile bireylerinden birini seçme zorunluluğu evden kaçmasına, ortamdan uzaklaşma isteğine yöneltti. Frank koşar adımlarla uzaklaştı nereye gittiğini bilmeden. Ebeveynlerinin hatalarının farkına vardık. Bu durumda yanındaki 25 dolarlık çek ile ne kadar yaşam savaşı verebilir Frank?

Film meraklı bakışlarımızla devam ediyor. Zeki Frank hayranlık duyduğu pilotluğa kendi yöntemleriyle adım atıyor. Sahte pilot maaş çekleri ile bütün bankaları dolandırmaya başlıyor. Uçağa ilk defa yardımcı pilot olarak biniyor. Dış görüntüsünün verdiği avantaj ile birçok yerde anlaşılmadan geziyor. Heyecanlandınız değil mi? Bozdurduğu çeklerin farkına varmış olması gerek ama FBI’ın. Carl bir otel odasında ilk tanışmasını yapıyor ünlü dolandırıcımızla. İnsanları kandırarak 2.8 milyar dolar bozduran Frank’in FBI ajanına kendisini Barry Allen olarak tanıtmasına çok da şaşırmak gerek.

Frank’in pilotluk mesleği bir anda doktorluğa dönüyor. Sahte Harvard diploması ile önlüklü yakışıklı bir doktor. İzlediği ameliyatlarla bütün hastaları bir şekilde asistanlarına yönlendirebiliyor. Bir hemşireye aşık oluyor. Baro sınavını da kazandığı ortaya çıkıyor. Farkında olmadan söylediği yalandan sonra günlerce çalışıp gerçekten de baro sınavını geçiyor. Pilotluk ve doktorluk mesleğinden sonra yaptığı savcılık ile bir çok mahkemede davaları kazanıyor. Zeki olduğunu söylemiştim. Günler ilerledikçe bozdurduğu çekler artıyor. Aşık olduğu hemşireyle evlenmek istiyor. Çok güzel bir düğün hazırlıyor tek başına… Ajan Carl ekibini kuruyor ve Frank’i düğün gününde baskın yapıyor. Frank kaçmak zorunda kalıyor.

Sonlarına doğru geliyoruz. Spoiler vermek istemiyorum. Kaçtığı yerde bırakayım filmi anlatışımı. Ama yorumlarım bitmedi. Sizce de Frank çok büyük bir travma geçirmeseydi bütün bunları nasıl yapabilirdi? İzlerken fark edeceksiniz Frank aslında takıntıları da olan birisi. Gördüğü her şişe etiketini çıkarma gibi bir takıntısı var. Bu da kendisini ele veriyor aslında. Onu yakalamak için uğraşan FBI bunu fark ediyor.

Peki hep yalnız kalması? Hiç arkadaş edinememesi? İlkokul yıllarından gelen bir durum bu.  Belki de kendinize hep hatırlatmanız gerek; o bütün film boyunca 17-18 yaşında. Yaptığı işler uluslararası olabilir. Fakat o bir çocuk ve yalnız… Arkadaş çevresinin bu kadar dolandırma işinin içinde olmaması gayet doğal. Fakat FBI ajanı Carl onu anlıyor. Onunla arkadaş oluyor. Filmin sonunda da ona fırsat veriyor. Ne fırsatı olduğunu söylemiyorum…

Onu bu serüvene sürükleyen ailesi olsa da Frank onları hep merek ediyor. Küçük yaşta geçirdikleri parasız kalmaları onda iz bırakmış olmalı. Babasına en iyi arabayı hediye ediyor sahte çeklerden aldığı parayla. Babasının bütün borçlarını ödüyor. Annesini kontrol ediyor bazen. Onları hiç unutmuyor.

Yalan ve dolan,  zekilik ve aptallık, sevgi eksikliği ve bağlanma hissi bütün zıtlıklar bu filmde. Sıkıysa yakala Beyza’nın film çantasındaki değerli eserlerden biridir. Frank’in gerçek yaşantısı J Evet doğru okudunuz. Bu film gerçek. Frank adında bu filmin çok çok benzerini yaşamış birisi var. Kitabı dahi var. Alıp okuyabilirsiniz. Şuan 68 yaşında olan Frank  Abagnale, Abagnale and Associates isimli finansal dolandırıcılık danışmanlık şirketini yönetiyor.  Gerçek yaşamın orijinal filmi olan Sıkıysa yakala ile size iyi seyirler dilerim. Beyza’nın film çantasından yepyeni filmlerde buluşmak üzere…