Sosyal öğrenme kuramına göre ahlak gelişimi
SOSYAL ÖĞRENME KURAMINA GÖRE AHLAK GELİŞİMİ
Bir yazı dizisi olarak tasarlanan Ahlak Gelişimi’nin son yazısında Piaget ve Kohlberg’in ahlak gelişiminin ortak yönleri ana hatlarıyla incelenecek, ardından sosyal öğrenme kuramının ahlak gelişimini nasıl yorumladığı anlatılacaktır.
Piaget ve Kohlberg’in Ahlak Gelişimi Kuramlarının ortak yönleri
- Her ikisi de bilişsel gelişim ile ahlak gelişimi arasında doğru bir orantı olduğunu söylerler.
- Her ikisi de ahlak gelişimi aşamalarından sıra ile geçildiğini birinin atlanarak diğer döneme geçilmesinin mümkün olmadığını söylerler.
- Piaget’in Dışa Bağlı Dönemi Kohlberg’in Gelenek Öncesi ve Geleneksel Dönemine karşılık gelir. Özerk Dönem ise Gelenek Sonrası Düzeye uygunluk gösterir.
- Her ikisi de olgunlaşmanın yanısıra geçirilen çevresel yaşantıların da Ahlak Gelişimi üzerinde etkili olduğu ortaya çıkmıştır.
- Her ikisi de ahlak gelişiminde üst düzeylere çıkmak için geçirilen öğrenme yaşantılarının önemi ortaya çıkmaktadır.
Kohlberg’in sadece erkekler üzerinde çalışmış olmasına en ciddi tepki Carol Gilligan’dan gelmiştir.
Gilligan’a göre iki tür ahlaki yönelim vardır. “Adalet eğilimi” nde (erkek gelişiminin özelliği)kişi tarafsız bir şekilde kimin haklı olduğuna karar verirken “şefkat, sevgi, sorumluluk, ilgi eğilimi”nde(kadın gelişiminin özelliği) kişi başkalarıyla olan ilişkileri ve başkalarının iyiliğini odak noktası yaparak karar verir. Gilligan bu farkı ortaya koymak için şu ikilemi anlatır:
“Bir grup tedbirli ve çalışkan köstebek kışı geçirebilecekleri bir yuva kazmak için bütün yaz çalışırlar. Tembel ve müsrif kirpi köstebeklere yaklaşır ve kendi yuvası olmadığını söyler. Köstebekler kirpiye acırkar ve onu da yuvalarına alırlar. Fakat kirpinin dikenlerini hiç akıllarına getirmedikleri için kirpi ile aynı yuvada kalmaları imkansız hale gelmiştir. Köstebekler ne yapmalıdır?”
Erkekler bunu hak meselesi olarak görürken, kızlar orta yolu bulmaya çalışmışlardır.(Kirpinin üstünü örtüyle kapatarak dikenlerini zararsız hale getirmek) Gilligan’a göre kadınlar ve erkekler daha farklı sosyalleşmektedirler ve bu durum ahlak gelişiminde göz önüne alınması gereken bir şeydir (Kızıltepe, 2004).
Gilligan’ın bu eleştirisine karşılık yapılan araştırmalarda ahlak gelişiminde cinsiyet farkı olmadığı ortaya konmuştur (Turiel, Smetanai, 1991).
- Sosyal Öğrenme Kuramına göre Ahlak Gelişimi
Sosyal öğrenme kuramının en büyük öncüsü Bandura’ dır. Ahlaki davranışı odak noktası yapan sosyal öğrenme kuramına göre, ahlak gelişimi mekanizması diğer davranış kazanma mekanizmalarına benzerdir. Model alma, öğrenme, pekiştirme, ödül, ceza ve taklit söz konusu öğrenme mekanizmasının temel kavramlarıdır. Doğru, yanlış değerlerinin ve standartlarının içselleştirilmesinin psikoanalitik teorideki özdeşleşme sürecine benzer taklit süreci ile gerçekleştiği kabul edilir. Bu kuramda gözleme dayanan veriler özdeşleşmeden sorumludur. Çocuğun iyi bir ahlak yapısının oluşumu iyi bir modelle karşılamasına bağlıdır.
Sosyal öğrenme kuramına göre vicdan ve ahlak gelişiminde ebeveyn ve diğer modeller çok önemlidir. Bu kurama göre çocuklar için küçük yaşta en çarpıcı örnekler ana babalardır. Aynı zamanda erken yaşlarda kazanılmış davranışların kalıcı olma özelliği daha fazladır.(Yıldız, 2010)
Üç Etik Alanı Yaklaşımı: Psikoanalitik, Bilişsel ve Sosyal Öğrenme yaklaşımlarından sonra 1980’li yıllarda Richard Shweder daha geniş bir ahlak tanımı yaparak kültürlerarası çalışmalar yapmıştır. Özerklik etiği adını verdiği kısımda şimdiye kadar ahlak denince anlaşılan kısmı, bir diğer deyişle bireye odaklı ahlakı kapsamıştır. Toplum etiği adını verdiği bölümde bireyi toplum içinde inceler. İlahi Etik adını verdiği kısımda ise insanları bir dinin ferdi olarak görür. Bu üç kısım basamak değildir. Bir kişi her üçüne de sahip olabildiğini söyleyen Shweder kültürlerarası farklılıklara dikkat çekmiştir. Amerika’daki çocuklar ahlaki olaylar karşısında çoğunlukla özerklik etiğini kullanırken Brezilya ve Hindistan’daki çocuklar topum etiğini tercih etmiştir (Jensen, 1997).
Bilgi-İşlemleme Yaklaşımına göre Ahlak Gelişimi: Bu yaklaşımı savunan kişiler ahlak gelişiminin basamaklarıyla değil bileşenleriyle ilgilenmişlerdir. Ahlaki bu konuda karar verirken bireylerin zihinlerinde oluşan süreçleri incelemişler ve hiçbir evrensel teorinin ahlaki yargı sürecindeki tüm bileşenleri hesaba katamayacağını iddia etmişlerdir. (Kowalski, Westen, 2008)
Younis 1990 yılında yazdığı kitabında ahlaki kimliği daha gelişmiş olan kişilerin, ahlaki kimliği daha az gelişmiş kişilere göre insanlığı daha çok düşündükleri ve daha duyarlı olduklarını söylemiştir. Younis’e göre kişinin başkalarını da düşünmesi onun ahlaki gelişiminin ileri düzeyde olduğunun kanıtıdır. Bu iddiası Petger Sanger’in iddiasıyla paraleldir. Sanger, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerden Yahudileri saklayan insanlar üzerine araştırma yapmış ve bu kişilerin her insanın eşit olduğuna ve tüm haklara sahip olması gerektiğine inanan insanlar olduğunu gözlemlemiştir. Yahudilere yapılanları önemsemeyenlerin ise onları “öteki” diye etiketleyip yaşama hakkı olmayan varlıklar olarak gördüklerini belirtmiştir.
Jensen’e göre (1997), şimdiye kadar ahlak konusunda yapılan araştırmalardaki tanımlamalar, gelişim süreci ve kapsamları günümüzde hala geçerlidir. Şu an için önemli olan, dünyanın çeşitli yerlerinde büyüyen çocuk ve gençlerin hangi gelişimsel patikalardan geçtiği ve hangi deneyimleri yaşadığına odaklanarak onların ahlak kavramını geniş bir çerçevede ele alabilmektir.
3 temel yaklaşımın tablo şeklinde incelenmesi
Psikoanalitik Yaklaşım | Bilişsel Yaklaşım | Sosyal Öğrenme Yaklaşımı | |
Ana vurgu | Duygu | Düşünce | Davranış |
Ahlak nasıl ediliniyor? | Ebeveyn değerlerinin içselleştirilmesiyle oluşan süper ego ile | Deneyim ve zekaya dayanan değişmez aşamalar ile | Gözlem, ödül ve ceza yöntemi ile |
Başlıca sosyalleşme araçları | Aynı cinsiyetten olan ebeveyn | Daha üst aşamadaki insanlar | Etrafta model olabilecek herhangi bir kişi |
Araştırma desteği | Oldukça az | Orta Seviyede | Güçlü |