Tarantino’nun Kan ve Şiddetle İmtihanı
Yanılmıyorsam 2005 yılıydı. Akşam kuşağında TRT kanalında izlediğim bir film ilgimi çekmişti. Hamile bir kadının düğün gününde öldürülmek istenmesi, buna rağmen senelerce komada kaldıktan sonra tekrar hayata tutunması ve kendisine bunu yapanlardan intikam almaya yemin ettikten sonra tabir-i caizse oluşturduğu ölüm listesindeki kişileri sırasıyla avlamasını nutkum tutularak izlediğimi hatırlıyorum. Bu film Quentin Tarantino’nun Kill Bill Vol. 1 filmiydi.
Özellikle filmdeki Mavi Yaprak Evi Hesaplaşması isimli sahne bol kanlarla bezeli, samuray kılıçlarıyla insanların birbirine saldırdığı ve öldürdüğü 15 dakika civarı süren o güne değin izlediğim en kanlı film sahnesiydi. Film bittikten sonra her ne kadar beğenmiş olsam da “ Kim bu kadar şiddet ve kan sahneleriyle dolu bir film izlemek ister ki ?” diye kendi kendime sorduğumu hatırlıyorum. Aynı serinin 2. Filmini de izlediğimde aynı soruyu kendime sordum.
Sene 2011 üniversiteye yeni başlamışım. Eskişehir’de Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesindeyim. Güz yarıyılının en önemli derslerinden bir tanesindeyiz. PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Hepimizin bildiği gibi ilk ve en önemli konulardan bir tanesi FREUD. Freud’un kuramları falan derken mevzu geldi savunma mekanizmalarına. Bastırma, yansıtma derken bir savunma mekanizması ilgimi çekti: YÜCELTME. Bilindiği üzere bu konuda verilen en bilindik örnek Boksör örneğidir.
Boksörler içlerindeki şiddet eğilimini daha kabul edilebilir bir alana yönlendirmiş kişiler olarak yüceltme savunma mekanizmasının en bariz temsilcileridir. Ders bittikten sonra kaldığım KYK yurduna dönüyorum. Yurt akşamlarının en rutin hobilerinden bir tanesi oda arkadaşlarıyla film izlemektir. Arkadaşın bilgisayarında kayıtlı bir film dikkatimi çekti: Rezervuar Köpekleri. Baktım yönetmen yine Tarantino. Film 1992 yapımı. Filmdeki Mr. Orange karakterinin neredeyse bütün film boyunca kanlar içinde kıvranması beni oldukça etkilemişti. “Bu adamın kan ve şiddetle problemi ne ?” diye kendime sorarken kafamda bir lamba yanıyor tabir-i caizse. İşte düpedüz yüceltme savunma mekanizmasını kullanmış diyorum kendi kendime. O zamanlarda kimseye anlatmamıştım bunu.
O yıl yaz tatilinde Tarantino’nun hemen hemen bütün filmlerini izlemiştim. Pulp Fiction
( 1994 ) , İnglourious Basterds ( 2009 ), Jackie Brown ( 1997 ) bütün filmlerdeki kan ve şiddet sahnelerinden temel çıkarımım yüceltme savunma mekanizması nedense. Bu adama bir psikanaliz yapılsa neler ortaya çıkar acaba diye soruyorum kendi kendime. Daha sonra izlediğim Django Unchained ( 2012 ) , The Hateful Eight ( 2015 ) filmleri de bu konudaki görüşlerimi doğrular nitelikte olan filmler.
Filmlerdeki şiddet ve kan sahneleri illa ki başkalarının da dikkatini çekmiştir diye Tarantino röportajlarını okuduğumu hatırlıyorum o dönemde. Mesela “Sinemada şiddet” konulu bir röportajda kendisine sorulan soru üzerine “Sinemada şiddet? Bir otomobili patlarken izlemek park ederken izlemekten daha ilgi çekicidir.” diyerek cevap vermiş. Bunun çocuklar üzerindeki etkisi sorulduğundaysa ” Şiddet içeren filmler çocukları zorba yapmaz, belki onları zorba yapımcılara çevirir fakat bu başka bir konu.” demiştir. Aynı röportajın yorum kısmında Tarantino’nun popüler kültüre eleştiride bulunmak için bu öğelere fazlasıyla yer verdiğini ifade eden bir bölüm vardı.
Son olarak izlediğim Bir Zamanlar Hollywood (2019) filmini izlerken artık kan sahneleri nerede diye sabırsızlanan bir moddaydım. Bu sefer ilginç bir şekilde muhtemelen seyirciyi sabırsızlandırmak için neredeyse bütün film boyunca kan sahnesi yoktu. Filmin son sahnelerinde diğer filmlere oranla daha makul sayılabilecek bir oranda yine bu beklentiyi de boşa çıkarmamış ünlü yönetmen.
Tarantino’nun her ne kadar eleştiri için kan ve şiddet temalarına yer verdiği iddia edilse de ben bir psikolojik danışman olarak bu işin psikolojik bir yönünün olduğu ve yüceltme savunma mekanizmasının bütün filmlerinde etkili olduğu savımda yıllardır diretiyorum. İlk defa bunu böyle bir yazı yazarak birilerine hem danışmak hem de paylaşmak amacıyla dile getiriyorum.
Tarantino’nun filmlerini izleyenler bir düşünsünler ben haklı mıyım haksız mıyım ?