The Bucket List – Film inceleme
THE BUCKET LIST
“ŞİMDİ YA DA ASLA” FİLM İNCELEMESİ
Film adı : The Bucket List
Vizyon Tarihi: 16 Aralık 2007
Yapımı: Hollywood
Tür: Dram
Yönetmen ve Senaryo: Rob Reiner
Oyuncular: Jack Nicholson, Morgan Freeman, Sean Hayes, Beverly Todd, Rob Morrow
Bir hastalığın pençesinde, kanser hastalığının tuzağına düşmüş iki insan; Carter ve Edward.
İkisi de farklı yaşamlar süren iki insan.
Hastalığı farklı şekillerde öğrenen iki insan.
Carter evli, çocuklu, tamirhanesi olan, orta düzeyli bir adamdır. Edward ise Carter’ın aksine ünlü bir iş adamı, üst düzeyin daha üst düzeyinde bulunan lakin geveze ve alaycı bir insandır. Şansa ikisi de aynı odaya düşmüşlerdir. İlk sıralar hastalıklarından dolayı ve Edward’ın alaycı lafları yüzünden birbirlerine soğuk olsalar da gel zaman git zaman birbirlerine ısınmaya başlamışlardır.
Edward parasını çarçur ederken, hayatını günü birlik yaşarken; Carter kendisini ailesine adayan, tek amacı ailesinin huzurlu yaşamasını sağlamaya çalışan bir insandır. Carter 40 sene boyuncu sadece ailesi için çalışıp, didinmiştir. Artık kendisi için yaşamasının sırası gelmiştir.
Carter, hastalığını öğrendikten sonra uygulayamayacağı, yapamayacağı halde kendisi için yapılacaklar listesi yazmaya başlamıştır. Edward bu yapılacaklar listesine ilk baş çok gülmüştür. Sonrasında ise Carter’ı haklı bulmuş ve yapılacaklar listesine maddeler eklemeye başlamıştır. Carter bunları öylesine yaparken Edward onu cesaretlendirmiş ve tüm mal varlığını bu yapılacaklar listesi için harcamaya karar vermiştir.
Edward ve Carter ailelerini karşılarına alarak ve sonrasında onları geride bırakarak listeyi gerçekleştirmeye başlamışlardır. Bu iki ihtiyar hayallerini gerçekleştirirken Carter’ın durumu kötüye gitmeye başlamıştır. Edward ile birkaç sorun yaşayınca da listeden vazgeçmiş ve eve dönmeye razı olmuştur.
Carter, daha da kötüleşince hastaneye kaldırılmıştır. Sorun yaşadığı Edward ise arkadaşına kıyamamış ve hastaneye gelmiştir. Carter, Edward hastaneye gelen arkadaşına son isteklerini ve nereye, nasıl gömülmek istediğini anlatmıştır. Carter Everest Dağı’na, kahve kutusuyla gömülmek istemiştir. Edward, ilk başta “sıradan adam” olarak gördüğü Carter’ın vasiyetini yerine getireceğine söz vermiştir.
Carter için yolun sonuna gelidiğinde arkadaşı onu isteğini yerine getirmiş ve bir kahve kutusu içerisinde Everest dağının tepesinde dünyayı izleyebileceği bir noktaya gömülmesini sağlamıştır. Edward’ın hastalığı da kötüleşince o da en yakın arkadaşı saydığı Carter’ın yanında aynı manzarayı izleyecek şekilde bir başka kahve kutusunun içerisinde son yolculuğuna uğurlanmıştır.
Seyirci, filmin sonuna geldiğinde hangi yaş döneminde başlarsa başlasın arkadaşlığın önemini bir kez daha anlayacak ve belki de gözünden iki dam yaş akacaktır. Bu iki damla yaş her ne kadar görünürde Carter ve Edward için akıyor gibi görünse de aslında seyircinin kendi “yapamadıkları listesi” için yanaklarından süzülecektir.
Seyircinin “daha sonra” diye ertelediği her hayalin “ya sonrası olmazsa?” gerçeği ile yüzleşmesine neden olan bu yapıt akıllarda şu cümleyi bırakacaktır; “Hayallerinizi ertelemeyin. Her şey için geç olmadan kendiniz için bir şeyler yapın. Çünkü hak ediyorsunuz….”
Eş yazar ; İrem ELMAS