The Queen’s Gambit – Mini dizi inceleme

The Queen’s Gambit – Mini dizi inceleme

Huu dostlar koşun! Bu dizide ne arasanız var: aşk, hırs, ihtiras, gözyaşı… Tam klasik bir aşk dizisi diyeceksiniz ama bu aşk bir oyuna yönelik: Satranç. Yedi bölümlük netflix orijinal yapımı başından kalkmadan bitirebileceğiniz, insanı aşırı saran, kazanma hırsını körükleyen bir dizi. Peki bizi ne bekliyor bu dizide?

Bir otel odasının kapısı çalınır, akşamdan kalmış kadın gözleri şiş, makyajı akmış şekilde kapıyı açar, hızlıca hazırlanıp geleceğini söyler ve yarışmanın yapıldığı salona iner tabi o iki sihirli hapı attıktan sonra. Ve en büyük rakibinin-Borgov- karşısına yerleşir, sonrası “flashback”.

“Ana kahramanımız Beth, annesiyle bir araba kazası yapar bu kazadan sonra yetimhaneye verilir. Burada öğrenciler için iki hap vardır bunlardan biri öğrenciler sağlıklı kalsınlar diye vitamin ve sorun çıkarmasınlar diye sakinleştirici.

Beth geldiğinde yetimhanenin hademesi Bay Shaibel ile karşılaşır. Shaibel kendi kendine satranç oynamaktadır bunun ne olduğunu sorar, Shaibel da ona öğretmeye başlar. Anlar ki 9 yaşındaki Beth bu oyunda üstün yeteneklidir. Beth gündüz öğrendiklerini, akşam sakinleştirici içtikten sonra zihninden tekrar etmektedir.

Bir gün, günlük dozunu almaya gittiğinde sakinleştiricilerin yasaklandığını öğrenir ve yoksunluk belirtileri göstermeye başlar. Okulda olay çıkartır bunun üzerine Beth’e satranç yasaklanır.

15 yaşına geldiğinde bir aile tarafından evlatlık alınır fakat bir süre sonra vasi olan babası onları bırakır. Beth bundan sonra satranç turnuvalarına katılmaya başlar. Önce eyalet turnuvasına katılır ve kazanır. Bir dehadan bahsediyoruz tabi, arka planda yoğun bir çalışmadan da. Yaşıtları eğlenirken o satranç üstatlarının kitaplarını okumakta, hamle ezberlemekte ve tahtada alıştırma yapmakta.  Bir anda ortaya çıkan bu kız herkesin dikkatini çeker. Bölge şampiyonası, Amerika açık şampiyonası derken Beth kendinden önceki tüm şampiyonları birer birer yıkmaktadır. Dizide Beth’in kadın olduğu için rakipleri tarafından küçümsenir, kazanması da bu nedenle daha çok dikkat çekmektedir. Hakkında yazılanlar hep kadın olmasına, bunca erkeğin arasında ilerlemesini övmeye dönüktür. Bu Beth’in canını oldukça sıkmaktadır.

Her yarışmaya “kazanacağım” diye başlar yalnızca biri vardır onu korkutan Rus satranç ustası “Borgov”.

Bu arada kızımız tam ergenliğin göbeğine düşmüştür. Şimdiye kadar çalışmaktan kafasını kaldırmayan kızımız alkolik olur, madde kullanımına başlar. İşte kendi kendini mahvetmenin hikayesi…

Bir taraftan turnuvalar da devam etmektedir.  Borgov’u ilk kez Meksiko City’de görür. Onu gördüğünde eli ayağı tutmaz olur. Borgov’la olan  final karşılaşmasında kaybeder odasına döndüğünde vasi annesini ölmüş bulur. Evine yıkılmış şekilde döner. Amerika açıkta yendiği bir rakibi, Borgov’la New York’taki karşılaşmasına  hazırlanmasına yardım eder. Turnuvada her şey yolunda giderken final karşılaşmasında  ilk flashbacki yaşadığı ana döner. Bir otel odasının kapısı çalınır, akşamdan kalmış Beth Harmon gözleri şiş, makyajı akmış şekilde kapıyı açar, hızlıca hazırlanıp geleceğini söyler ve yarışma yapılan salona iner tabi o iki sihirli hapı attıktan sonra. Ve en büyük rakibinin-Borgov- karşısına yerleşir, fakat bir türlü kendini toparlayamaz ve oyundan çekilir. Son bir şansı kalmıştır onu yenmek için o da SSCB’deki maç…”

Diziyi anlamanız, sevmeniz için satranç biliyor olmanız gerek yok rekabet seviyor olmanız yeterli. Satranç sevenler daha fazla keyif alabilir o ayrı. Son dört bölümde acaba bu sefer yenebilecek mi diye heyecanlanıyoruz. Benim için en güzel tarafı entrika yok. Kızımız kendi ayağına sıkıyor ama bir başkası o başarısız olsun diye uğraşmıyor. Mahvolacaksak kendimiz yapalım ama değil mi? Walter Tevis’in aynı adlı kitabından uyarlanmış müthiş bir hikaye gözlerim ışıl ışıl,  ayıracak yedi saatim var diyorsanız kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum, iyi seyirler 🙂

YAZAR BİLGİSİ
Psikolojik Danışman
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.