Tırtıldan kelebeğe, çocukluktan yetişkinliğe, ergenlik dönemi
TIRTILDAN KELEBEĞE…
ÇOCUKLUKTAN YETİŞKİNLİĞE…
ERGENLİK DÖNEMİ…
Merhaba! Bu hafta sizlere ergenlik dönemini anlatacağım. Eminim ki ergenlik dönemi hakkında birçok şey duydunuz, okudunuz, hatta ergenlik dönemine girdiğiniz andan itibaren yaşayabileceğiniz her olayın senaryosunu da kurdunuz ve bu senaryoları düşündükçe midenize kramplar girdi veya çok heyecanlandınız! Ergenlik nedir diye size sorsam büyük ihtimalle hormonların değişim süreci diye cevaplayacaksınız. Hâlbuki hormonların değişimine erinlik denir. Ergenlik dönemi ise sadece biyolojik değil, zihinsel, psikolojik ve psiko-sosyal değişimlerin sonucu olarak ortaya çıkar. Bu dönem hakkında çeşitli tanımlar yapılmıştır ancak benim en kapsamlı ve en anlamlı bulduğum tanım şudur: “İnsanda, bireyin yetişkine özgü ayrıcalıklarının kendisine verilmediğini hissettiği zaman başlayan ve yetişkinin tüm gücü ve toplumsal konumu toplum tarafından bireye verildiği zaman sona eren gelişim dönemidir.”
Ergenlik dönemi denildiği gibi “stres ve fırtına” dönemi midir, ergenleri, yani siz gençleri anlamak gerçekten mümkün değil midir, her ergen sahibi olan ailenin hayatı bir kâbus halinde mi geçer, ya da ergen sadece çocukluktan yetişkinliğe geçişte uyum zorluğu yaşayan bir kişi midir? Gelin, bu soruların cevabını tarihin tozlu sayfalarında ufak bir gezinti yaparak, ergenlik dönemi hakkında kimlerin neler söylediğini öğrenerek bulmaya çalışalım…
Yaklaşık 2400 yıl önce Platon, gençlerin çocuk ve yetişkinlerden farklı olduğunu söyleyerek onların çok coşkulu bir şekilde tartışarak kendilerinin kazanması için elinden geleni yaptıklarını, çok meraklı olduklarını, kendilerine bir şey olmayacağını düşünerek çeşitli risk davranışlarına girebildiklerini söyleyerek onlara mümkün olduğunca anlayışlı ve toleranslı yaklaşmak gerektiğini belirtmiştir. Aristotales ise bunlara ek olarak gençlerin dış dünyanın olumsuzlukları ve kötü yanları ile henüz tanışmadıklarından sürekli şen olduklarını ve duygularını uç noktalarda yaşadığını söylemiştir.
1600lı yıllara kadar gençler üretimin bir parçası oldukları için yetişkin dünyası ile iç içe yaşamışlardır. Ancak modernleşme ve okullaşmanın artmasıyla gençler yavaş yavaş eğitim sürecine girmiş ve yaşanan yoğun değişimlerin etkisini daha da çok hissetmişlerdir.
Ergenlik dönemi hakkındaki görüşlerin M.Ö 400lü yıllara kadar uzandığını anlattıktan sonra gelin biraz da yakın dönemde ergenlik dönemi hakkında kim ne demiş, bir göz atalım…
Fransız düşünür Rousseau, ‘Emile’ adlı kitabında Emile adında hayali bir erkek çocuğu alarak onu nasıl yetiştirdiğini anlatırken gelişim özelliklerini ve her evrede nasıl ‘iyi’ bir eğitim verilebileceğine dair önerilerini aktarmıştır. Rousseau, ergenlik dönemini ikinci doğum olarak betimlemiştir. Çünkü ona göre kişinin doğumu varlığın doğumunu, ergenlik dönemindeki doğum ise yaşamın doğumunu simgeler.
Peter Blos ise ergenlik dönemindeki uyum sağlama sürecinden bahseder ve bu dönemi ergenin ikinci bireyselleşme sürecini yaşadığı, cinsel kimliğini oluşturduğu, çocukluk travmalarından kurtulduğu, dün, bugün ve gelecekte olacaklara ilişkin kimlik sürekliliğini kazandığı bir dönem olarak betimler ve geçiş dönemi nesnelerinden bahseder. Bilgisayar oyunlarına çokça vakit ayırmanız, her alınan giysinin belli bir markaya ait olması konusundaki ısrarınız veya günlük tutmanız bireyselleşme sürecinizin özelliklerinden sayılabilir. Ancak burada dikkat etmeniz gereken nokta, bilgisayar oyunlarının içeriği ve ayırdığınız süredir. Çünkü ergenlik döneminde görülen şiddet içeren davranışları bu tür oyunlardan öğrenme ihtimaliniz vardır.
Kurt Lewin’ e göre davranış birçok insanın çevreyle etkileşimi sonucu ortaya çıkar ve değişen çevre sayesinde olgunlaşır. Değişim ne kadar çabuk olursa ona uyum sağlamak da o kadar zor olur. Bu yüzden ergenlik döneminde sıkıntı ve huzursuzluk yaşanır, ergenin hızla değişen fiziksel, psikolojik ve bilişsel yapısına ve topluma uyum sağlaması zaman alır. Lewin, marjinal grupların da topluma uyum sağlamasının güç olduğunu söyleyerek ergenleri marjinal gruplara benzetmiştir. Aynı zamanda ergenin yetişkinlikle ilgili hedeflerine giderken çocukluk dönemindeki hedeflerini bırakması stres yaratan bir diğer durumdur. Çocukluğunuz boyunca doktor olacağınızı söylemiş olabilirsiniz ama şimdi, ergenlik dönemine geldiğinizde tiyatrocu olmaya karar vermiş olabilirsiniz. Unutmayın, siz ne yapacağını bilmediğiniz için, sürekli fikir değiştiriyorsunuz ve bu durumdan siz de rahatsız oluyorsunuz…
Çeşitli kültürlerden toplanılan ergenlik ile ilgili yüzlerce otobiyografi, günce ve mektup incelendiğinde, çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecinin tüm kültürlerde ve tüm zamanlarda önemli olduğu görülmektedir. Her kültürün ergeni yetişkin kabul etmesinin birtakım ölçütleri vardır. Dede Korkut hikâyelerinden hatırlayacağınız gibi eski Türkler’de de çocuğun yetişkin sayılabilmesi için belli bir kahramanlık göstermesi beklenir ve bu kahramanlığı gösterene dek isim dahi takılmazdı. Günümüzde ise erkeğin askere gitmiş olması, kızların ise nişanlanmış olması onların artık toplum tarafından – halk deyişiyle – “adam” yerine konulmasının ön koşuludur.
Ergenlikte artık otoritenin etkisi altında değilsiniz, bir problemin çözüm yolunu benzer problemlere genelleyebilir, davranışınızın olası sonuçlarını düşünebilir, haksızlık yapan ve herkese eşit davranmayan kimselere karşı sert tepki verebilir, dünyadaki tüm olumsuz şeylerin sorumluluğunu hissedebilirsiniz (Afrika’ da onca aç insan varken neden Avatar filmine 500 milyon dolar harcandığını sorgulamanız çok doğaldır). Problem çözme beceriniz artar ve soyut düşünmeye başlarsınız. Dünyayı kendinizin bir uzantısı olarak gördüğünüzden birtakım algı bozuklukları yaşayabilirsiniz.
Kalabalık bir ortama girdiğinizde herkesin size baktığını düşünebilir veya her şeyin en uç noktasının sizin başınıza geldiğini iddia edebilirsiniz. Mesela asla bir başkasının sizin kadar çok sevebileceğine inanmaz ya da en büyük acıları kendinizin yaşadığını düşünebilirsiniz. Bir de kendinize hiçbir şey olmayacağına inanırsınız. Annenizin ısrarlarınıza rağmen kalın giyinmezsiniz çünkü asla hasta olmazsınız, “antibiyotik kullanıyorsun, bira içme” diye uyarıda bulunanları kulak ardı edersiniz. Tepkisel hareket eder, bir anda kaşınızı deldirmeye karar verir, sabah dünyanın en mutlu insanı akşam ise en üzgün insanı gibi davranabilirsiniz. Korkmayın, tüm ergenler sizin gibi… Böyle hissediyorsunuz çünkü bu dönemde beynindeki yönetici işlevler tam gelişmemiştir.
Ahlâk kurallarına, cezadan korktuğunuz için değil, gerçekten uyulması gerekli kurallar olarak gördüğünüz için uymaya çalışırsınız. Bu durum sizde, alışkanlığa dayanan dış disiplinin tersine bir iç disiplin eğilimi meydana getirir.
Ergenlik döneminde aşmanız gereken bir kriz vardır; kimliğinizi kazanmak ya da rol karışıklığı yaşamak… Kimliğin oluşumunu kalıtımsal özellikler, bireysel deneyimler ve içinde bulunduğunuz sosyokültürel tarihsel ortam etkiler. Ne derecede başarılı bir kimliğinizin olduğunu sahip olduğunuz araştırma düzeyi ve kararlılık gücü gösterir.
Ergenlik dönemindeki kimlik arayışınız zaman zaman grupların bir parçası haline gelerek onların talep ettiği kimliği giymenize neden olabilir. Kendiniz için özel bir değer, davranış sistemi aramak zorunda kalmak istemiyorsanız, bu tür gruplar sizin için bulunmaz bir nimettir. Bu konuda sizin ve ailelerinizin çok dikkatli olması gerekir. Çünkü bu tür dini ve ideolojik grupları kuran bazı kötü niyetli insanlar arayış içinde olan sizi kendi dogmasına inandırıp kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilir. Dikkat etmeniz gereken bir nokta daha var; eğer kendi kimliğinizi oluşturmadan bir grup üyesi olursanız o grup dağıldığında bocalamalar yaşayabilir ve kendinizi uzun bir süre toparlayamayabilirsiniz.
Ergenlik döneminin en önemli özelliklerinden biri de arkadaşlarınız konumudur. Sizin için arkadaşlarınız çok önemlidir çünkü hangi davranışlarının kabul gördüğünü hangi davranışlarının kabul görmediğini onlar sayesinde anlarsınız, statü farkı olmadığı için sağlıklı bir iletişim kurabilir, değerli olduğunuzu hisseder, ailenize anlatamadığınız her şeyi arkadaşlarınızla paylaşırsınız ve arkadaşlarınız sizin kimliğinizin biçimlenmesine yardım eder.
Ergenlik döneminde özünüzü keşfetme ve kim olduğunuzu anlama mücadelesi verirken dış dünyanın sizin bir uzantınız olduğu düşüncesinden zaman içerisinde uzaklaşmanız beklenir. Ancak eleştiriye tahammülünüz yoksa, size iyilik yapanları göklere çıkarıyor, onların kölesi olabilecek kadar onları gözünüzde büyütüyorsanız, tüm hakların size ait olduğunu düşünüyorsanız, rekabetin olduğu ortamlardan kaçıyor, sürekli bir küsme davranışı sergiliyorsanız sağlıklı bir ergenlik dönemi geçirebilmeniz için bir uzmana başvurmanız gerekebilir. Bu dönemde karşınıza çıkabilecek bir diğer rahatsızlık da yeme sorunlarıdır. Ayna karşısındaki görüntünüzü beğenmeyip hiç yemek yememe, veya aşırı derecede yemek tüketip ardından yediklerinizi çıkarma davranışı gösteriyorsanız hiç vakit kaybetmeden uzman desteği almalısınız.
Ergenlik dönemi hakkında tarih boyunca söylenenler ve bu dönemin temel gelişimsel özelliklerini öğrendiniz. Kendinize iyi bakın, bir sonraki yazıda görüşmek üzere…
Bingül UZEL
Uzm. Psikolojik Danışman
bingul_1986@hotmail.com