Türk PDR Derneği Demokrasi Şöleni

26.03.2018
2.401
Türk PDR Derneği Demokrasi Şöleni

 

Türk PDR Derneği  25 Mart Demokrasi Şöleni

Samsun şube ve İstanbul şube hepimizin bildiği gibi seçimlerden önce sosyal medya üzerinden Cengiz Şahin’i aday ilan etmiş ve antidemokratik bir biçimde seçime taraf olmuşlardır.

Seçim günü yaklaşık 12.000 dolaylarında üyesi olan, Ankara’daki üyelerinin neredeyse hiç katılmadığı, derneğimiz, 300 dolaylarında “ezici bir azınlıkla” toplanmıştır. Haklarını yemeyelim, İstanbul Şube ve Samsun Şube adaylarını desteklemek için seçime getirdikleri üyeler salonun çoğunluğunu oluşturuyordu. Bu örgütlenme adına bir başarıdır. Fakat eğer demokrasi adına da birşeyler başarmak istersek delege sistemine geçilmesi gerekmektedir. Bunu not düştükten sonra seçimi anlatmaya devam edeyim.

Salona üye olup adını listede bulamayan birkaç kişiyle girdik, imza atamadılar, dolayısıyla oy kullanma hakları yoktu ama salondalardı. Tüm açık oylamalara katıldılar ve bu insanların seçime girebilmesi bir usulsüzlüktü. Neyse bunları hızlı geçelim.

Divan kurulu üyeleri, Samsun Şube ve İstanbul Şube başkanlarının önerisiyle, Prof. Dr. Kurtman Ersanlı Başkanlığında oluşmuştur. Buraya kadar bir hukuksuzluk olmamakla beraber nasıl bir oyunun içine düştüğümüzü ilk o an farkettim.

Görevi devredecek olan yönetim ve denetim kurulu konuşmalarının ardından adayların divan kuruluna bildirilmesi istendi. Bu esnada samsun şube başkanı bir dilekçe verdi. Divan başkanı dilekçenin verilme zamanının gelmediğini ifade ederek dilekçeyi sonra vermesi için kendisini yerine yolladı.

İLK adaylar açıklandı:

Cengiz Şahin ve Ekibi (BLOK)

Birol Alver ve Ekibi (BLOK)

Şakir Canöz(Bağımsız aday)

Samsun Şube Başkanı Oğuz Özat’ın merakla beklediğim dilekçesi adayların açıklanmasının hemen ardından salona okundu: “Seçimlerin blok olarak yapılmasını istiyoruz.”

Şimdi biraz ara verelim ve mevzuat “OKUYALIM”: “Dernek tüzüğümüzün 47. Maddesine göre bu tüzükte bulunmayan konu ve durumlarda öncelikle Dernekler kanunu, daha sonra Medeni Kanun uygulanır. Bunlarda da çözüm getirecek açıklık yoksa ilgili düzenlemelerden yararlanılarak Genel kurul kararıyla sonuçlanır.” denmektedir. O zaman Medeni kanununa bakalım, burada da eşitlik ilkesini düzenleyen 68. Maddesinde: “Her üyenin, derneğin faaliyetlerine ve yönetimine katılma hakkı vardır.” denmektedir.

Seçim gününden, kaldığımız yerden devam edelim. Seçime bağımsız olarak katılmak isteyen Şakir Canöz’ün yönetime katılma hakkını sona erdirmeye yönelik olarak verilen dilekçenin ardından Divan başkanı medeni kanunun 68. Maddesi ve dernek tüzüğümüzün 47. Maddesini ihlal ederek genel kurulun herşeyin üzerinde olduğunu söylemiş ve seçimlerin “blok olarak mı çarşaf olarak mı yapılacağını genel kurulun oyuna sunmak istemiştir. İlgili mevzuatın reddedilmesiyle salon karışmıştır. Hemen ardından, bu haksızlığa karşı Hakkı Eken de bağımsız adaylığını ilan etmiştir.

Bilmeyenler için blok ve çarşaf listelerin ne olduklarını anlatalım. Her ikisinin de avantaj ve dezavantajları var. Blok liste, seçim öncesi organize edilen kulis çalışmaları sonucunda başkan adayının, yönetim, denetim ve etik kurul üyelerinin belirlenmesi ve seçime parti mantığıyla girilmesi anlamına gelmektedir. Burada sıkıntı şudur ki, blok liste derneğimizin denetim ve etik kurullarının yönetim kuruluyla beraber seçiliyor olması tehlikesi, derneğin denetimsiz ve tek sesli bir döneme girmesi anlamına gelmektedir. Çarşaf liste ise herkesin bireysel olarak aday olduğu, asil ve yedek üyeliklerin her bir adayın aldığı oy sayısına göre belirlendiği, kurullara seçilmiş her insanın kendi ismine oy verildiğinden emin olduğu bir liste türü. Dernek yönetim kurulu içindeki demokratik süreçlerin, denetim süreçlerinin daha sıkı olmasını sağlamaktadır.

Kaldığım yerden devam ediyorum. Çatışmanın olduğu yerde uzlaşma sağlanamıyorsa çözümü mevzuatta aramak yerine mevzuata aykırı bir biçimde seçimin nasıl gerçekleştirileceği konusu genel kurulun oylarına sunuldu ve divan başkanının bu yaklaşımıyla genel kurul hukuksuz bir karar aldı. Seçim blok olarak yapılacaktı.

Bağımsız adayların seçilme hakları üzerinden yapılan itirazlar sonucu divan başkanı tarihimizde görülmemiş, hukuk kitaplarının henüz yazmadığı bir kararla bağımsız adayların haklarını teslim etmek istedi. Seçim, blok listelere ek olarak bağımsız adayların tek tek isimlerinin elle yazılacağı kağıtlarla yapılacaktı. Yani bir seçmen olarak ya blok seçecektiniz ya da 28 kişilik bir liste yazmanız gereken bu seçimde(yönetim, denetim, etik kurul) tek bir adayın ismini yazmaya zorlanacaktınız. Bu da medeni kanunun 69. Maddesinde oy hakkını düzenleyen maddenin ihlali anlamına gelmekteydi. Aynı zamanda genel kurulda hukuksuz bir biçimde alınan blok liste kararına da aykırılık ortaya çıktı. Nereden bakarsak bakalım ciddi bir yanlışın içine sürüklendik.

Seçime blok olarak girmek isteyen Birol Alver söz aldı. Hazırladığı listenin öneri niteliğinde olduğunu ve seçilmesi halinde kendi ekibini dayatma amacının olmadığını ifade etti. Seçimin ilerleyen kısımlarında kendi adaylarını seçimden çekmiş, blok dayatmasına karşı çıkmış ve o da bağımsız adaylığını ilan etmiştir.

Özden Yılmaz Bilgin bağımsız adaylığını ilan etmiş, mevzuatla ilgili bilgi vermiş, blok dayatmasına karşı çıkmış ve uzlaşmaya yönelik adım atılması konusunda yaptığı konuşma sonrasında adaylıktan çekilmiştir.

Cengiz Şahin yaptığı konuşmasında “28 kişilik liste hazırlayamayacaksan aday olmayacaksın” gibi bir açıklama yapmıştır. Ardından söz alan Şakir Canöz yaptığı konuşmada seçim öncesinin birkaç gün öncesine kadar yapılan kulis çalışmaları neticesinde Cengiz Şahin’in blok listesinde yer aldığını fakat ittifakın bozulmasının ardından seçime bağımsız girme kararı aldığını söyledi, bu kulis çalışmalarından hiç söz etmeyen Cengiz Şahin’e sitemlerini ifade etti ve adaylıktan çekildi.

Finalde Cengiz Şahin ve Blok listesi, Birol Alver ile Hakkı Eken ise bağımsız olarak seçime girmiş. Seçim ve oy sayımı Blok+Çarşaf ortaya karışık bir biçimde gerçekleşmiştir.

Tek bir oy hakkı olan ve seçimde aday olmamış, tarafı olmayan biri olarak tek arzum gerek Cengiz hocanın gerekse Birol hocanın listelerinden bana uygun olan 28 adayı yazarak oy hakkımı kullanmak iken mevzuata aykırı bu dayatma karşısında kazanan adaletsizlik olmuştur.

“Haksızlık karşısında susmak”, seçim esnasında zaman zaman kürsüye vura vura konuşuken çok önem verildiği söylenen değerlerimize ve mesleki anlayışımıza aykırıdır, Cengiz hocanın listesinde olup oy vermek istediğim güvenilir meslektaşlarımın sesi çıkmadı, yazıklar olsun.

Dün salonda neyi savunuyorsam bugün de bu yazımda bunu savunuyor, internette siber zorba, seçim salonlarında demagog olan halk kahramanlarına karşı, hep birlikte, mahkemede adaleti aramaya davet ediyorum. Cengiz hocam sizi de mahkeme sonuçlanmadan evvel istifaya davet ediyorum, böylesi sizin açınızdan daha şık olacaktır.

Not: Bu yazdıklarım seçim tutanakları, dilekçeleri, videolar gibi maddi delillere dayanmaktadır. Seçime gelen herkes de şahit elbette burayı ayrı tutuyorum, şahit olanların doğruları söylemesi kendi vicdanlarına kalmış durumda.

Saygılarımla,

Ali ÇOKLUK
Psikolojik Danışman
Türk PDR Derneği İzmir YK üyesi

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.