Vücudumuzun doğal organizatörleri serisi
VÜCUDUMUZUN DOĞAL ORGANİZATÖRLERİ SERİSİ
KUTSAL MEYVELER
Portakal çiçeği kokulu, bahar esintilerinin olduğu bir Nisan’a merhaba! Soğuk, karlı, bol yağmurlu, uzun kış günlerinin ardından güneş içimizi ısıtmaya başladığı bugünlerde metabolizmamızla birlikte duygu durumumuzda bazı değişmeler olmaktadır. Amerika’da yapılan bir araştırma, duygusal dengenin, beynin kimyasıyla alakalı olduğunu ortaya çıkardı. Beynin kimyası ve metabolizmanın işlemesi içinse, çeşitli meyvelerin tüketilmesi gereklidir.
Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’de insanların istifadesine sunulmuş binlerce çeşit besinden örnekler verilmiştir. Bu besinler arasında meyvelerde mevcuttur ve bedenimize, ruhumuza çeşitli şekillerde etki ederek beden kimyamızı düzenlemektedirler. Peygamber Efendimiz (sav) tarafından rivayet edildiği bildirilen bazı Hadis-i Şeriflerde bu nimetlerin insan sağlığına faydalarını ve sağlıklı yaşam önerilerinden öğütler bulunmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen bu meyveleri şu şekilde sıralayabiliriz: hurma, incir, zeytin, üzüm, nar, kiraz ve muz. Bu yazı dizisinde sizler için Kur’anda adı geçen meyveleri, hadislerle ve bunların insanın fiziki ve ruhi yapısına yararlarını geniş bir şekilde ele alacağız. Bu hafta Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen meyvelerden, zeytin ve kirazdan bahsedeceğiz.
ZEYTİN:
Zeytin ve zeytinyağı yaklaşık 8000 yıl öncesinden bu yana dünyaya güzellik, sağlık ve lezzet pınarı olarak hizmet vermektedir. Zeytin ağacı, ağır büyüyen fakat oldukça uzun yaşayan bir ağaçtır. Gövdesi çürümeye karşı çok dayanıklıdır. Üstelik de ömrünü tamamladığında köklerinden yeni bir ağaç filizlenmektedir. Ona yakıştırılan “Ölmez Ağaç” ismi de bu yüzdendir. Oleaceae familyasından olan zeytinin, adının kökeni Yunanca elaia, Latince olea’dan gelir. Boyu 2- 10 metre arasında değişen ancak 15-20 metreye kadar da çıkabilen bir bitkidir. Meyveleri önceleri yeşilken ekim-kasım aylarında morarıp olgunlaşır. Genellikle 300-400 yıl gibi uzun ömürlü bir ağaç olan zeytinin 2000 yıl yaşayanları olması onun olasılıkla kuraklıktan etkilenmeyen bir bitki olmasındandır.
Bu kadar köklü bir geçmişe sahip olan zeytin ve zeytinyağının kutsal kitaplarda da birçok kez adı zikredilmektedir. Ayrıca Yunan mitlerinde ve birçok eski uygarlıklarda da zeytin kutsal olarak nitelendirilmiştir. Zeytin ağacı İncil’de kutsal bir bitki olarak geçer ve İsa peygamberin gökyüzüne çıktığı Zeytin Dağı’ndaki 8 büyük zeytin ağacının, İsa peygamberin gözyaşlarına, dualarına ve ölümüne tanık olduğu bahsi geçer. Tevrat’ta ‘ Yehova’nın Musa Peygamber’e zeytinyağı ile seçkin parfümlerin karışımından olan Kutsal Mesih Yağı’nın reçetesini verdiği anlatılır. Zeytin’in adı kutsal
kitabımız, Kur’ân’da altı defa geçmektedir: “İncire, zeytine, Sîna dağına ve şu emîn beldeye andolsun.” (Tîn, 1-3), Zeytinin zikredildiği diğer âyetler: Nahl, 11; En’âm, 99, 141; Nûr, 35; Abese 29.
Zeytinin gövde kabukları ile yaprakları iştah açılmasına, ateş düşmesine, idrar sökülmesine ve ishalin önlenmesine vesiledir; ayrıca şeker hastalarında kan şekerinin düşmesinde tesirlidir. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur. Zeytin yaprağı mide için tahriş edici olduğundan yemeklerden sonra alınmalıdır. Hâricen ise ihtiva ettiği tanin sebebiyle hafif mikrop öldürücü bir tesiri olduğundan basit yaraların pansumanında kullanılır. Ayrıca basit 1. dereceden yanıkların tedavisinde kullanılabilir. Zeytin ağacının en önemli ürünü olan zeytinyağı insanoğlu tarafından “Sıvı Altın” olarak nitelendirilmiş, önceleri sadece yakıt olarak kullanılırken, daha sonra insan beslenmesindeki vazgeçilmez yerini almıştır. Zeytin ağacı akıl ve zaferin, zeytin dalı barışın, zeytinyağı da saflık ve sadeliğin sembolü olmuştur.
Zeytinyağı: Kur’ân’da iki defa geçmektedir “Sina Dağı’ndan çıkan bir nebat da yetiştirdik ki, o ağaç hem yağ, hem de yiyenlere bir katık çıkarır.” (Mü’minûn, 20). Bir de Nûr Sûresi 35. âyette geçmektedir. Peygamber Efendimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) zeytinyağı ile alâkalı hadîsi: “Zeytinyağını yiyin ve onunla yağlanın. Çünkü o, bereketi bol ve mübarek bir ağacın meyvesinden çıkartılmaktadır.”
Faydaları saymakla bitmez zeytin ve zeytinyağı, 1950’lerde II. Dünya Savaşı sonrası, Marshall Planı dâhilinde yardım adı altında margarinler ve vita yağları ile ülkemizde unutturulmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda, zeytin ve zeytinyağının kanser yaptığı ve zararlı olduğu söylenerek birçok zeytinin yok edilmesine zemin hazırlamıştır. Hatta bu o boyuta varmıştır ki zamanın meşhur türküsü ‘Zeytinyağlı yiyemem aman’ ile döneme damgasını vurmuştur.
Çeşitli hayvanî ve nebatî yağlarla, margarinler arasında kolesterol zaviyesinden yapılan bir mukayesede zeytinyağının onlardan farklı olarak kandaki kolesterol seviyesini azaltıcı tesirine şahit olunmuştur. Buna muhtevasındaki zengin doymamış yağ asitleri vesiledir. Dolayısıyla kalp ve damar rahatsızlıklarından şikâyetçi olanların başvurabilecekleri yegâne yağdır. Zeytinyağının içerisinde diğer yağlarda bulunmayan bileşikler mevcuttur; bu bileşiklerin tansiyon düşürücü, şifa, natürel antibiyotik ve sindirime olumlu tesirinin yanında antikanserojenik tesirlerinden de bahsedilmektedir. Bozulmadan uzun müddet kalabildiği gibi temizlik ve aydınlanma işlerinden ilâç yapımına kadar geniş bir istifade sahasını doldurmaktadır. Zengin besleyici maddeler ve vitaminler ihtiva eden ve Kudret mucizesi olarak adlandırılan zeytinyağı, katı ve sıvı yağlar arasında en kolay hazmedilenidir. Çocukların beyninin gelişmesinde, kemiklerinin güçlenmesinde, midenin ülsere karşı korumasında da tesirlidir; ayrıca bir vitamin deposudur ve hücrelerin yenilenmesinde ve yaşlanmanın geciktirilmesinde aktif rol alır.
Zeytinyağı, A, D, E ve K vitaminlerini barındırdığından çocuklar için vazgeçilmez besin kaynağıdır. İster soğuk, isterse de sıcak tüketilsin gastrit asitini azaltır. Safra kesesinin görevini tam olarak yapmasına vesile olur ve yağlar içinde bağırsaklar tarafından en iyi emilen yağdır. Kandaki zararlı maddelerin süratle temizlenmesine vesile olan bir yapıya sahip olduğundan, karaciğerin daha düzenli ve sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. Rejim için zeytinyağı çok idealdir. Sarılıkta faydalıdır. Eczacılıkta bazı ilaçları hazırlamakta kullanılır.
Zeytin aynı zamanda önemli bir panzehirdir. Dolayısıyla saçların dökülmesini önlemede tesirlidir. Bugün güzellik uzmanları, doğal ve asitsiz zeytinyağının saç diplerine sürüldüğünde saçların pırıl pırıl ve eskisinden daha kuvvetli olmasına katkı sağladığını söylemektedir. Sürülen yağ, cildi beslemektedir. Araştırmalar, bu yağın düzenli kullanılması hâlinde, derinin deformasyona uğramasının engellendiğini, zeytinyağında bulunan E vitamini sayesinde hücreden kemiklere, beyinden deriye kadar insan vücudunun yaşlanmaya karşı korunduğunu göstermiştir. Zeytinyağı, kanda bulunan zararlı kolesterol miktarının düşmesinde rol alır, bu da kalp krizi riskinin düşmesine vesile olur. Batı ülkelerinde çok rağbet görmesinin en büyük sebebi kalp sağlığıdır. Zeytinyağı dışkıyı yumuşatarak müshil tesiri gösterir ve pekmez ile kullanıldığında öksürük, boğaz ağrısı, bağırsak iltihaplarına karşı vücuda faydalıdır. Ayrıca safra söktürücü tesirlere de sahiptir. Sabun sanayisinde geniş ölçekte kullanılır.
KİRAZ:
Kiraz, gülgiller familyasından Kuzey Akdeniz kıyıları, Güney Kafkasya, Hazar Denizi ve Kuzeydoğu Anadolu’da doğal olarak bulunan meyve ağacı. Anavatanı Güney Kafkasya ve Kuzey Anadolu’dur. Yapılan kazılar kirazın yeni taş ve tunç devrinden beri tanındığını göstermektedir. Avrupa’da 8. Yüzyılda birkaç tür kiraz tanınıyordu. Günümüzde 2000’e yakın türü tanınmaktadır. Yunan mitolojisinde karşılığı doğum ve yenilenme, Çin’de ise ölümsüzlüktür. Giresun ili ismini kiraz meyvesinden almıştır. Kerasus kiraz meyvesinin Roma dönemindeki adıdır. Cerasus sözcüğünün kökeni tam olarak bilinememektedir. Kirazın İtalya’ya Cerasus veya Cerasut adlı kentten getirildiği için bu adın verildiği, ayrıca cerasus sözcüğünün boynuz anlamındaki cornu sözcüğünden geldiği ve bu ismin ağacın sertliği nedeniyle verildiği şeklinde iki görüş vardır. Avium sözcüğü kuş anlamındaki avis sözcüğü kökenlidir. Kuşların kiraz yemesi nedeniyle bu ad verilmiştir.
Kuman Türkleri kiraza kiras diyordu. Eski Türkler kiraz ve vişneye çiye veya çiğe diyordu.
Kiraz, Kur’ân’da bir yerde geçer: “Ashab-ı yemin ki ne ashab-ı yemin! Ne mutludur onlar! Dalbastı kirazlar, dolgun salkımlı muzlar, yayılmış gölgeler… Şırıl şırıl akan sular… Tükenmeyen, eksilmeyen, hiçbir surette esirgenmeyen birçok meyveler içindedirler.” (Vâkıa, 28-33).
Kiraz hem kolesterolü hem de kan şekerini düşürmeye yardımcı olabilir. Ürik asit ve ürat tuzlarının vücuttan atılmasını sağlayabilir. Bu nedenle romatizma ve gut hastalıkları, eklem kireçlenmesi ve damar sertliğinin tedavisinde kullanılabilir. Kabızlığı önlemede etkilidir. Kirazda bulunan kinik asit, böbreklerin taş ve kum yapmasını önleyebilir ve varsa zamanla dökülmesine yardımcı olabilir. Kandaki zararlı maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olabilir. Aşırı ilaç tüketimi ile karaciğerde oluşan yükün azaltılmasında yardımcı olabilir. Karaciğer zamanla normale dönüyor ve safra salgısı artıyor. Böylece sindirim gücünü artırıyor. Nikotinin vücuttan atılmasında yardımcı olur. İçerdiği meyve şekeri levüloz rahat sindirilebildiği için, şeker hastaları da kirazı yanında protein kaynağı besinlerle birlikte tüketebilir. A vitamininin önemli bir kaynağı olan karoteni içeren kiraz, göz problemlerinin önlenmesinde yardımcı olabilir. 20 kirazda 12 – 25 miligram arasında antosiyanin bulunmaktadır, bu da bir aspirinden on kat daha etkilidir.Yüzde oluşan sivilcelerin giderilmesini sağlıyor.
Cilde sürülen kiraz suyu lekelerin temizlenmesine yardım eder. Kiraz suyunun yüz ve boyun kısımlarına sürülmesinin deride kırışıklıkları önlediği ve giderdiği belirtiliyor. Midedeki yara ve iltihaba iyi gelmesi kirazın yararları arasındadır. Bağışıklık sistemi fonksiyonunda önemli bir yeri olan melatonin içerir. Yapısındaki bol fosforuyla sinirleri kuvvetlendirerek sakinlik sağlıyor. Vücuttaki fazla suyun atılmasıyla, dolaylı olarak zayıflamaya yardımcı oluyor. Amerika’nın Louisiana State Üniversitesi’nde yapılan araştırmalara göre, kiraz suyu uykusuzluk ve uyku problemleri için çok etkili olduğu tespit edilmiş. Louisiana State Üniversitesi’ndeki bilim adamları, günde 2 kez kiraz suyu içmenin uyku ilacından daha etkili olduğunu söylemektedirler.
Meyvelerde şekerler, elma ve limon asidi, A ve C vitaminleri, saplar ve gövde kabuklarında ise tanin ile potasyum tuzları vardır. Ağaç kabukları ateş düşürücü ve kabız yapıcı bir tesire sahiptir. Çiçekleri, göğsün yumuşamasında ve öksürüğün giderilmesinde tesirlidir. Yaprakları müshildir. Kiraz sapları idrar söktürücü etkiye sahiptir. Toksin atıcı ve dolaşımı kolaylaştırıcı özelliği kiraz sapının faydası arasındadır. Adet dönemlerindeki ödemler için kurutulmuş kiraz sapı kürü yararlıdır. Ağaç kabukları yüksek ateşe ve pekliğe iyi geliyor, yaprakları müshil olarak, çiçekleriyse göğsü yumuşatıcı olarak kullanılıyor. Kirazın rengi ne kadar koyuysa içindeki besin değeri de o kadar yüksektir. 100 gram kirazda, 17 bin miligram C vitamini bulunmaktadır. B1, B2, B5 vitaminleri, magnezyum ve kalsiyum da bulunmaktadır. Uzmanlar, kiraz alırken temiz, parlak ve hasarsız olmasına dikkat edilmesini öneriyor.
Baharın gelmesiyle yaz meyveleri de pazarlarda, manavlarda ve market reyonlarında yerini almaya başladı. Geçmişten günümüze birçok alanda faydalanılmış olan bu meyveleri düzenli olarak tüketmeli ve sağlığımıza özen göstermeliyiz. Besinlerin düzenli alınması, bünyemizin kuvvetlenmesine ve ruh sağlımıza olumlu yönde etki etmektedir. Yeni Zelanda’da bulunan Otago Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim üyesi Dr. Tamlin Conner ve ekibi, 14 gün süreyle yaptıkları
çalışma sonucunda, daha fazla normal yaşantısından daha fazla meyve tüketenlerin, sadece vücut dirençlerinin artmakla kalmadığını, aynı zamanda motivasyonlarının da yükseldiğini, psikolojik olarak iyi hallerinin uzun süre korunduğunu tespit etti… Kutsal kitaplarda da ismi geçen bu meyvelerin bünyemiz üzerindeki etkileri göz ardı edilmeyecek derecede önemlidir.
Sağlıcakla kalın, sağlıklı kalın…
Şuayip KÜTÜK
Psikolojik Danışman
urungu7447@hotmail.com