Yalnızız- Peyami Safa
Yalnızız – Peyami Safa
Peyami Safa, 1899’da İstanbul’da doğmuştur. Şair İsmail Safa’nın oğludur. Düzenli bir eğitim hayatı olmamıştır. Erken yaşta hayata atılmıştır. Genel olarak hayatını yazılarıyla kazandı denebilir.
Safa’nın bu kitabı 1950’nin Eylül’ünden aynı yılın Aralık ayına kadar 99 sayıdan oluşan bir gazete tefrikasıdır. Daha sonra bir kitap haline getirilerek 1951 yılında yayınlanmıştır. Yazarın son kitabıdır.
Kitap, çok sapkın bir düşünceyle başlar. Hatta bu düşünce sizi ilk başta rahatsız etse de kısa süre sonra rahatlayacaksınız korkmayın! Yalnızız kitabının ana karakteri çok net bir şekilde belli değildir; başta Selmin, Mahferet, Besim, Meral, Ferhat, Samim gibi, İstanbul’un belli başlı ailelerinin fertleri olan ve cemiyet hayatında yer sahibi karakterlerden oluşuyor. Onların, geçim sıkıntısı veya çalışmak gibi günlük telaşlardan uzakta yaşadıkları konak hayatı, cemiyet içindeki varlıkları, bir yandan Batı’ dan –özellikle de Paris’ten- gelen alışılmamış yaşantılara ve özgürlüğe uçmak isterken bir yandan da köklerinin ayaklarına dolanması…
Meral karakterine İstanbul’un dar gelmesi, kaçmak istemesi, ruh bunalımları… Peyami Safa karakteri öyle devleştirmiştir ki tüm o duyguları siz de iliklerinizde hissedersiniz. Ne kadar aynı cemiyetten olsalar da her karakter farklı bir gezegendir. Mesela bir yandan Samim gibi “Simeranya” tutkunu bir karakterin Nietzsche hakkındaki düşüncelerinden etkilenirken bir yandan Besim’in yemek tutkusu size kahkahalar attırır ve yine en sonunda Meral’in ruh bunalımına boğulmuşken bulursunuz kendinizi.
Peyami Safa hikayeyi karakterlere öyle giydirmiştir ki, kitabı kapattığınızda yazarın kalemine hayranlık duymaktan kendinizi alamazsınız. Safa’ nın hemen hemen tüm eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de hakim olan karakter tahlilleriyse yine bizlere şapka çıkarttırıyor. İşte onlardan sadece bir tanesi:
“Ben yalan arayan zekânın gözlere verdiği ağır hareketi bilirim. Çok az yanılmışımdır. Bakış evvelâ sağa ve sola doğru kayar. Arama başlamıştır. Sonra gözbebeği yukarıya doğru bir kavis çizip aksi istikamete iner. Sonra da tam karşı tarafa bakar. Donuktur. Bulamamıştır. İki üç defa kırpılır. Korku çırpınışı. Yalan aradığının sezilmesi ve aranan yalanın bulunmaması korkusu. Nihayet bütün yüzde, gergin çizgileri gevşeten bir kurtuluş hareketi. Yalan bulunmuştur. Gizlenen sevinç, dudakların ucunda belli belirsiz bir gülümseyiştir.”
Siz bu kitabı elinize alın ve gerisini ona bırakın. O, kendini okutur.
UYARI: Peyami Safa’nın edebi yönü baskındır. Bazı sayfalar tekrar tekrar okunma isteği uyandırabilir.
UYARI 2: Kitabın sonunda burnunuza keskin bir yanık kokusu gelebilir.